Kaybedenlerde 1 Numara ; Asgari Ücretliler / Ahmet Orhan Yazdı..

Yazılarımı takip edenler TÜİK tarafından açıklanan ekonomi istatistikleri sonrası konuyla ilgili değerlendirmelerimi siz okuyucularımla paylaştığımı hatırlayacaklardır.

Kaybedenlerde 1 Numara ; Asgari Ücretliler / Ahmet Orhan Yazdı..

2022 yılının ilk 6 ayını geride bıraktığımız şu günlerde söz konusu ekonomi istatistiklerinin daha bir önemli olduğu şüphesizdir.

Bilindiği gibi devlet memuru, memur ve işçi emeklilerinin yılın 2. yarısı için alacağı maaş zamları ilk 6 ayın enflasyon rakamlarına göre belirlenmektedir.

Bu gün açıklanan ekonomi istatistiklerinden başta tüketici enflasyonu olmak üzere birkaç sayı geniş halk kitlelerinin ilgi odağındadır.

Lafın kısası devlet memurları ve tüm emekliler %40 civarında maaş zammı alacaklardır.

Bu zamdan faydalanacak olan halkımıza hayırlı olsun diyerek, aynı konuda kalarak başka bir hususa dikkatinizi çekmek isterim.

O husus asgari ücret ve asgari ücretlilerdir.

Esasında bu konu, apayrı bir başlık altında değerlendirilecek kadar önemlidir.

Asgari ücreti önemli kılan birinci sıradaki neden Türkiye’de çalışanların büyük bölümünün asgari ücret veya biraz üzerinde ücret alıyor olmasıdır.

Diğer çalışanlardan farklı olarak asgari ücret hükümet yetkililerinin başkanlığında, özel ve kamu sektör yetkilileri ve işçi temsilcilerinin katıldığı toplantılarda belirlenir.

Asgari ücret tespiti konusunda genel kabul gören kriter iki çocuklu bir ailenin temel ihtiyaçlarının karşılanabileceği bir rakamı çalışanlara verebilmektir.

Gerçi bu hususta hiçbir zaman işçi ve işveren temsilcileri uzlaşamazlar ve asgari ücrette sonunda hükümetin dediği olur.

2022 yılındaki asgari ücret her müjdeli haberde olduğu gibi Sayın Cumhurbaşkanı tarafından büyük yankı yapacak şekilde 4253 lira olarak açıklanmıştı.

Heyecan uyandıran bu rakamın daha ilk maaşta eridiğine şahit olunduğunda asgari ücretli çalışanlar hayal kırıklığına uğramıştı.

Ancak başta Sayın Erdoğan olmak üzere hükümet, işveren ve sendikalar, muhtemel kayıpların mutlaka giderileceğine dair umut dağıtan açıklamaları çalışanları ve ailelerini beklentiye sokmuştu.

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanımızın İspanya seferi dönüşünde bizzat yaptığı açıklamada umulanın altında bir rakama yani %30 olarak ifadesini bulmuş olması elbette hayal kırıklığı yaratmıştı.

Bu gün açıklanan resmi enflasyon rakamının yaklaşık %10 altında zam alındığı gerçeği hayal kırıklığı yerini derin bir kaygı ve üzüntüye bırakmıştır.

Başka bir deyişle asgari ücretli daha ilk günden 425 lira kayıptadır.

425 lira bazılarımız için çok önem atfedilmeyecek bir tutar olmasa da açlık sınırının altında ücret alanlar için çok büyük ve önemlidir.

Başta belediyeler olmak üzere bir çok kamu kuruluşunda milyonların asgari ücretle çalışıyor olmasının dışında nerdeyse özel sektör çalışanlarının %80’i de bu guruba dahildir.

Asgari ücretle geçinmek durumunda olan çalışan sayısının 15 Milyonun üzerinde olduğunu ifade edersek hata yapmış olmayız.

Gördüğünüz gibi ailelerini de dahil edersek neredeyse ülke nüfusumuzun yarısı asgari ücretle ilişkilidir.

Hazineye asgari ücret artışının ilave 90 milyar lira yük getirdiğinden bahsedenler bu kadar büyük bir topluluğun sorunlarına sırtını dönmemelidirler.

Kamu-Özel Sektör işbirliğiyle yapılan yap-işlet projeleri için yalnızca döviz artışından kaynaklanan fark ödemesinin 115 Milyar lira olduğu bir yerde asgari ücretliye hiç olmazsa diğer dezavantajlı gruplara yapıldığı gibi %40 zam çok görülmemeliydi.

Sayın Başkan Erdoğan göz göre göre buna izin vermemeliydi.

Ayrıca yüksek döviz kurunun nimetlerinden faydalanan imalat sektörü, sanayici ve ihracatçılarımızın büyük karlar ettiği şu günlerde çalışanlarına karşı daha cömert olmaları gerekmez miydi?

Açlık sınırı konusunda çeşitli rakamlar elbette telaffuz edilebilir ama yıllardır yayınlanmakta olan Türk-İş istatistikleri yaygın kabul görmekte olup Haziran 2022 itibariyle 6391 liradır.

Asgari ücretliye eğer bu rakamın üzerinde maaş verilmiş olsaydı Hazineye gelecek yük, devletin meşhur müteahhitlerine yapılan fark ödemesinden daha az olacaktı.

Unutmayalım ki toplumsal barış ve huzurun yolun makulde birleşmekten geçer.

Günümüzde makul olan ise hiç olmazsa en alt gelir grubundaki insanımızın açlık sınırı üzerinde aylık gelire sahip olabilmesidir.

4 Temmuz 2022

Ahmet Orhan

Güncelleme Tarihi: 04 Temmuz 2022, 15:40
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER