Songül'ün gözlerindeki bayramı yaşıyorum

Songül 6 yaşında tatlı bir kız. Bizim onunla buluşmamız gerekiyormuş. Yollarımız bir gün bir yer de buluşacakmış demek ki.

Songül'ün gözlerindeki bayramı yaşıyorum

Onu haber gurubundan servis edilen bir haberin fotosunda tanıdım. İsmini ona söylemedim, ona söylenirken de duymadım, ismini haberin metninde okudum.

Adı Songül gözleri çok güzel bir kız. Haberin içeriği ise toprak kap üretip satan bir ailenin yaşamından kesitlerin taşındığı konudaydı. Haberin içinde Songül, anneannesinin hemen yanında çamur karan, minik elleri ile çömlek, kap, kacak yapıyordu, öyle poz vermişti, foto muhabirine.

Salihli’nin Gökeyüp Mahallesinde yaşıyor Songül. 

Haberden hemen sonra bir okurum beni aradı. Genç bir bayandı, sesinde şefkat, görmüş geçirmişlik, olgunluk ve hüznün içinde yardımsever bir sıcaklığı sesinde işitince, hemen bu duygusallığı hissediyor insan.

Bunca yıllık habercilik deneyimimin içine, yaşarken dağarcığıma kattığım tecrübelerim vardı. Bir yenisi de bu genç bayan okurum sayesinde oldu. Ben toprak kaplar yaparak geçim kaynağını bundan sağlayan ve hayatını sürdüren bir ailenin hikâyesi olan haber formatının içinde, Songül’ün olduğu fotoğrafları kullanırken, haberin ana temasını ve Songül’ün o güzel gözlerini ve yüzünün o an ki mimiklerini hoş bulduğum için habere görsel olarak koymuştum.

Oysa bakarken görebilmek, hissedebilmek duygusunun da var olduğunu ve bakan her gözün bazen göremediğini ve yüreğinde bir frekans yaratamadığını da bu bayan okurum sayesinde tecrübe etmiş oldum.

Telefondaki sesin sahibi bayan okurum, fotoğraftan bakarak gördüğü benim göremediğim ince detayları kendi yaşanmışlıklarının içine katarak ve duygudaşlık duygusunun zirvesinde, içten ve samimi sözlerle öylesine güzel ifade etti ki, o an ben bunu niye göremedim veya düşünemedim düşüncelerimle, okurumun böylesine insani duyguları ifade etmesiyle, kendime olan kızgınlığımı ve Songül’ü geçmişinde yaşayan bir hanımefendinin yüreğime dokunan sözleri arasında bocaladım, karmakarışık duyguların içine sürükleniverdim.

Songül için bir çanta hazırlandı.

Fotoğrafta okurumun görebildiği ama benim göremediğim şeyi birlikte bir güzelliğe dönüştürme kararı aldık.

Bayrama 2 gün kala yola çıktım.

Evimizin tek kızı, kız kardeşimin otomobiliyle hayata dair analizler yaparak tükettiğimiz yoldan sonra Gökeyüp Mahallesine giriş yaptık.

Gökeyüp Muhtarı Mehmet Çavdar’a telefonla ulaştım. Yanımıza Yunus isminde bir rehberi verdi ve yaklaşık 6 kilometre uzaklıkta Songül’ün ailesinin yaşadığı tütün tarlasına hareket ettik. Tarla yolu toprak, bazen çukurlara girip çıkıyoruz, toz kalkıyor. Önümüzden giden bir römorku viraja dönerken gördük, Muhtarın yanımıza rehber olarak verdiği Yunus bey bir an da heyecanlandı. “Bunlar onlar” sözü çıktı ağzından. “ Kimler” diye sordum. “ Songül’ün babası annesi ablası bunlar” dedi. Ben camı açtım, korna ve el işaretleriyle dar toprak tarla yolunda önümüzdeki römorklu traktörü durdurduk. Traktörün kasasında iki kızını kollarıyla korumaya almış bir anne, tütün tarlası için malzemelerin arasında oturuyordu.

Şaşkınlık içinde bize bakıyorlardı, traktörden inip gelen başında güneşten korunmak için şapkası olan bir adam yüzümüze bakıyordu. Ben “Songül nerdesin be kızım dedim” gözlerinin içi güldü, ama şaşkındı bir şeyleri anlamaya çalışıyordu aile.

Kadın kadına telepatinin cazibesiyle İngilizce Öğretmeni olan kız kardeşim Dilek hoca, saniyeler içinde Songül’ün annesine mevzuyu öyle bir anlattı ki, o anlarda da böyle bir diyalog tekniğine niçin sahip olamadığımı sorguladım kendi kendime.

Songül kasadan indi yanıma geldi, sarıldım, gözlerinden öptüm. Kendisine çantayı verdim. Gözlerinin içi gülüyordu, “üstünü giy göreyim” dedim, çantadan çıkacak sürprizi bende merakla bekliyordum. Ablası da indi traktörden, Songül’ü aldı traktörü önümüze siper ederek kardeşine yeni kıyafetlerini giydirdi.

Songül giydiklerini beğenmişti, bu kez daha sıcak gülüşlerle yanıma geldi, fotoğraf çektirdik beraber.

Benim bu dağlarda Songül’lerim hep olacak, gazetecilik mesleğinin bir boyutunu daha sindire sindire içime çektim. 55 yıldır ritmini hiç bozmayan yorgun yüreğim, LPG’den benzine geçmiş bir motor ritmine kavuşuverdi. Çok mutlu oldum ama çok.

Bu içinde yüreğe dokunan, herkesin yaşamasının mümkün olamayacağı duyguyu yaşatan bayan okuruma, günlerdir Songül’e bu emanetlerini ulaştırma çabalarımı bilen, bu emaneti bildiğimiz yöntemlerle ulaştırmayı beceremeyince benimle aynı ruh halinde bu dağ yollarında yol arkadaşlığı yapan Dilek öğretmene minnettarım.

"Kadının dokunduğu her şey farklı ve güzel olur" derler ya, "kadın gözüyle hayatı görmek" farkını da yine tarihe not düşüyorum.

Kurban Bayramına 2 gün var, ancak benim için bayram sevinci bugün yaşandı.

Songül’ün gözlerinin güzelliğinin yanına, içinin gülmesini de kattım ya, bayram bu benim için.

Sevgiyle kalın, sağlıkla daha nice bayramlara.

09 Ağustos 2019

Mustafa Temiz-Özel Haber-Manisa Son Haber

Güncelleme Tarihi: 09 Ağustos 2019, 16:23
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER